Türk İlahiyatçı, Yazar Mehmet Erdoğan hayatı araştırılıyor. Peki Mehmet Erdoğan kimdir? Mehmet Erdoğan aslen nerelidir? Mehmet Erdoğan ne zaman, nerede doğdu? Mehmet Erdoğan hayatta mı? İşte Mehmet Erdoğan hayatı…
Türk İlahiyatçı, Yazar Mehmet Erdoğan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Mehmet Erdoğan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Mehmet Erdoğan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Mehmet Erdoğan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları…
Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Mehmet Erdoğan
Doğum Tarihi: 1956
Doğum Yeri: Kayseri, Türkiye
Mehmet Erdoğan kimdir?
1956 yılında Kayseri Develi’de doğdu. 1974’te Kayseri İmam-Hatip Lisesi’ni bitirdi. 1979 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi’nden mezun oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı taşra teşkilâtında çeşitli görevlerde bulundu. Fakültemizdeki görevine 1984 yılında okutman olarak başladı. 1989’da MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İslam Hukukunda Ahkâmın Değişmesi adlı doktora tezini tamamladı. 1995 yılında doçent, 2001 yılında da profesör oldu. İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi, Vahiy-Akıl Dengesi Açısından Sünnet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Fıkıh İlmine Giriş, Kırk Ambar Öykülerin Büyüsü, Kırk Ambar Öykülerin Büyüsü, Şatıbi, El-Muvafakat (Tercüme), Tesettür Meselesinden Türban Sorununa gibi kitapları bulunmaktadır.
Mehmet Erdoğan Kitapları – Eserleri
- Gençlerle Söyleşi
- Fıkıh İlmine Giriş
- İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi
- Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet
- Hızırla Kol Kola
- Işık Ceylân
- Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü
- Tesettür Meselesinden Türban Sorununa
- Sezai Karakoç’un Düşünce Ufukları
- Fıkıh İlmine Giriş
- Tesettür Meselesinden Türban Sorununa
- Minik Hayalet
- Edebiyat ve Eleştiri Yazıları
Mehmet Erdoğan Alıntıları – Sözleri
- ‘ Bunca birikim ve tecrübesine rağmen Necip Tosun’un yazılarında ciddi bir iddiayı seslendirdiğini, bir tezi ısrarla savunduğunu, bir görüşün taraftarı olduğunu ve bazı görüşlerin karşısında yer aldığını göremeyiz. Bu anlamda yazıları bir hüküm ihtiva etmez.(…) Ait olduğu dünyaya karşı mesafeli duruşu ve yeni nesil sol edebiyat çevrelerine karşı zaafı ve toleransı gizlenmeyecek boyutlardadır. Dolayısıyla yazarlık ilke ve ahlakından uzak bir tutum içindedir’ (Edebiyat ve Eleştiri Yazıları)
- (…) insanların tabiî haklarını koruyan nadir kanunlar ve kâideler, ilâhî emirler zamanla değişmez. (İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi)
- Kur’ân-ı Kerim “her şeyi açıklamak üzere indirilmiş” olmasına rağmen, pek çok teferruat hükümleri, daha sonra meydana gelen ve gelecek hadiselerin hükümlerini içermez. (İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi)
- Günümüz insanının bizce en büyük sorunu konuşmayı ve paylaşmayı unutmasıdır. Duygu v
e düşüncelerimizi konuşmaz, doğru ve yanlışları tartışmaz, güzellikleri paylaşmazsak insan olmanın, aynı dünyada birlikte yaşamanın ne anlamı olabilir? (Gençlerle Söyleşi) - “Elbette insanları etkiledim, bu yüzden vermiş olabileceğim büyük zararı gidermek istiyorum ve bunun için çaba göstereceğim.”
Günümüzde modern bilimin yaratılış hakkından ortaya koyduğu açık ve kesin kanıtlar, özellikle DNA araştırmaları ile ilgili bilim adamlarının yorumları, İngiliz felsefe profesörü Antony Flew’a evrenin yaratılmış olduğu gerçeğini kabul ettirmiştir. (Gençlerle Söyleşi) - Aklın özgürlüğü, hevâ ve heveslerin peşine takılmakta değil, belirli ilkeleri olmasında ve bunlara sadık kalmasındadır. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- Türk aile kültüründe geçmiş inkâr edilmez, fakat körü körüne taklit de edilmez. (Gençlerle Söyleşi)
- Bir esasın değişik/çeşitli şekillerde uygulanması, bir nassın farklı şekillerde yorumlanması tabiîdir ve burada belirleyici olan zaman mekan unsuru, şartlar ve meseleye olan farklı bakış açısıdır. Aynı şeye farklı açılardan bakanların, farklı görüntü elde etmeleri tabiîdir ve bu durumda elde edilen sonuç hiçbir kimse için yanlış değildir. Yanlış olan tek şey, elde edilen sonuçtan başka farklı sonuçların da olmayacağını iddia etmek, kendi sahip olduğumuz doğruyu teke indirgemek, başka doğruların da olmayacağını savunmaktır. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- Sünnet, bizi Allah’a götüren yoldur. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- İslâm şerîatının ümmîliğinden maksat, “onun genel felsefesinin kavranması, emir ve yasaklarının anlaşılması ve gereklerinin yaşanılabilmesi belli bir ilim tahsili ve ihtisası vb. gerektirmez” demektir. Bunun için ne tabiat ilimleri ne matematik ne felsefe ne de bir başka ilim tahsiline gerek vardır. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- “Düşünürün güçlüsü, modalaşmış akımların peşinden sürükleneni değil, bir halkın ruhunda gizli olan ve o ülkeye yeni bir hayat getirecek düşüncelerin sistemini yakalama zahmetine katlananı ve bu düşünce uğruna hayatını bile ortaya koyanıdır.” (Sütun) (Sezai Karakoç’un Düşünce Ufukları)
- Bizi, batılı insandan ayıran bazı temel farklar vardır. Bunlar aynı zamanda ayrıcalıklarımızdır. Onlar bir şey aldığı zaman mutlu olur, biz verdiğimiz zaman. Onlar bir şeyi bulunca heyecanlanır, biz ararken. Onlar sadece sahip olduklarını sever, biz ulaşılması zor olanı severiz. Onlar akıllarıyla düşünür, biz kalbimizle de düşünürüz. Onların beden dili, bizim ruh dilimiz vardır… (Gençlerle Söyleşi)
- (…) yeni gelişmeler karşısında suskun durmak, ya da uygun çözümler getirmemek ümmeti büyük bir sıkıntıya sokar. Bu ise İslâm’ın kolaylaştırıcı ruhu ile asla bağdaşmaz. (İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi)
- okuduğumda mutlaka tashih edecek bir şey buldum. Cümlelere dokundum; çok az da olsa aslını bozmamak kaydıyla ilâve ve çıkarmalar yaptım ya da dipnotlar ekledim. Yazılarım güzel olsun, muhkem olsun istedim. Bir yazının hazırlık safhası benim için en zor olanıdır. Günlerce, haftalarca, bazen aylarca hatta yıllarca kafamda taşıdığım, yoğurduğum konular olmuştur. Bunun tersi de olmuştur tabiî. Fakat bir konuyu yazarken hızlı yazarım; başlarım ve araya hiçbir şey sokmadan bitiririm. Sonra metnin üzerinde yoğunlaşır ve çalışırım; zamanla onu olgunlaştırır ve elimden geldiğince güzelleştiririm.’ (Edebiyat ve Eleştiri Yazıları)
- Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, seni yalnız komak var, o koyuyor adama.. (Gençlerle Söyleşi)
- Genellikle peygamberî vahiyler, metodik veya mütereddit bir hazırlanma tarafından ortaya çıkartılmış olmak yerine, kendiliğinden fışkırma ve sükûnet içerisinde alınma ile karakterize olurlar. Peygamberliği kehanetten ayıran işte budur. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- M.Ö. 552-479 yılları arasında yaşamış olan ve insanı hayata bağlayan ilkelerin erdemden kaynaklanan sorumluluklar olduğu görüşünü savunan Çinli büyük filozof Konfüçyüs’e, “Ülkenin yönetimi sana bırakılsaydı ilk iş olarak ne yapardın?” diye sorarlar. O da “Hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle, dili düzeltmekle işe başlardım” der. “Niçin?” derler. “Dil düzgün olmayınca söylenen söylenmek istenen değildir, söylenen söylenmek istenen olmayınca yapılması gereken yapılmadan kalır, yapılması gereken yapılmadan kalınca törelerle sanatlar geriler, törelerle sanatlar gerileyince de adalet yoldan çıkar, adalet yoldan çıkınca halk çaresizlik içinde kalır. Bu sebeple söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Onun için dil her şeyden önemlidir.” der. Dilin işlevini açıklamak için bundan daha güzel bir yaklaşım olamaz herhalde! (Gençlerle Söyleşi)
- Vahyin bizatihî kendisi bir değer olmakla birlikte, gereği gibi okunup anlaşılmadığı zaman ilerlemeye engel de olmaktadır. Bu engellik vahyin özünde olmayıp, onu okuyanların gözlerinde, bakış açılarındadır. Işığı arkalarına tutan insanların kendi gölgelerinden korkmaları gibi bir şey. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- (…) ibtidâî kemâlden nihâî kemâle doğru gözlenen ve giderek sır (mystere) ve mucize en aza indirilerek mümkün olduğu kadar akla daha fazla yer verilen bir tekamül süreci de yaşanmıştır. Nitekim hazır vahyin kesilmesi de, şimdiye kadar alınanın yeterli olması ve beşer aklının artık belli bir olgunluğa ulaşması ile izah edilebilir. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)
- Bütün vahiyler tek bir kaynaktan gelmiştir ki bu kaynak, son kutsal kitap Kur’ân’ın ifadesine göre “Ummu’l-Kitâb=Anakitap” veya “Saklı Kitâb”dır. Ummu’l-Kitâb, vahyedilen bütün kitapların esası olan Allah’ın bilgi hazinesidir. (Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet)