Türk Araştırmacı Gezgin, Yazar Buket Şahin hayatı araştırılıyor. Peki Buket Şahin kimdir? Buket Şahin aslen nerelidir? Buket Şahin ne zaman, nerede doğdu? Buket Şahin hayatta mı? İşte Buket Şahin hayatı…
Türk Araştırmacı Gezgin, Yazar Buket Şahin edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Buket Şahin hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Buket Şahin hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Buket Şahin hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları…
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri: Malatya, Türkiye
Buket Şahin kimdir?
Buket Şahin, köy enstitüsü mezunu mersin’li öykücü Osman Şahin’in kızı olarak Malatya’da dünyaya geldi. Çocukluk yılları İzmit ve İstanbul’da geçti. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencilik yıllarında ilk yurtdışı gezilerini staj nedeniyle gittiği avusturya ve isviçre’ye yaptı. 1987 yılında viyana da tanıştığı meksikalı aztek aktivist xoko gomora’dan çok etkilendi ve “azteklerin gerçek tarihi” kitabını almanca’dan çevirdi. Üç yıl siemens şirketinin finansman bölümünde çalıştıktan sonra, 1991 yılında new york’a gitti. 16 yıl yaşadığı new york’da mba’eğitiminden sonra uzun yıllar wall street’de analist olarak çalıştı. kızılderi kökenli tarih öğretmeni russell ile evlendi. Manhattan yıllarında, uzun yıllar, sanat-kültür vakfı moon and stars project’in yönetim kurulunda görev aldı, bir grup arkadaşıyla öykü atölye çalışmaları yaptı. new york, baltimore, las vegas ve los angeles’taki turizm fuarlarında görev aldı. 2006 yılında, guatemala da düzenlenen “dünya maya kongresi”ne davetli olarak katıldı, orta amerika ülkelerini gezdi. izlenimlerini “yaşayan maya / güneş kadınları” başlıkları altında farklı sanat kurumlarında sundu, sergiledi. ‘travel channel’, ‘cbs’, ‘mtv uk’ ve ‘bbc’ kanalları için türkiye’yi tanıtan belgesel çekimlerinde araştırmacı ve mihmandar olarak çalıştı. cumhuriyet gazetesinde ‘sömürü düzeni’ üzerine yazı dizileri ve röportajlar yayınladı. eduardo galeano, william engdahl, andre vltchek, eva golinger ile röportajlar yaptı. 2012 yılının ocak ayında hürriyet gazetesinde yayınlanan ve tutuklu gazetecilere dikkat çekilen paul auster röportajı, ülkemiz ve uluslararası siyasi ve edebiyat çevrelerinde büyük yankılar uyandırdı. 2008 yılında peru ve bolivya’da iz tv için “kayıp inka kentlerinin izinde” adlı bir belgesel çekti. “istanbul’un kaybolan çingene mahalleleri, kaybolan bellek, kentsel bölüşüm” adlı foto belgeselini 2009 yılında helsinki, 2010 yılında lizbon’da düzenlenen gypsy lore society: dünya çingene sempozyumu’nda ve romanya daki “iraf” festivali’nde sundu. 60’a yakın ülke gezdi, kareledi. “latin amerika yakılan bellekler” ve “Sınırların Ötesinden” adlı kitapları kaynak yayınları’nca yayınlandı. şahin, manhattan masalları adlı kitabı üzerine çalışıyor, gezginliğe devam ediyor.
Buket Şahin Kitapları – Eserleri
- Frida
- Latin Amerika Yakılan Bellekler
- Sınırların Ötesinde
- Manhattan Masalları
Buket Şahin Alıntıları – Sözleri
- Yerlilerin ‘beyaz altın’ dediği şeker başta olmak üzere, kakao, kahve, pamuk, kauçuk, muz ve diğer tarım ürünleri bütün Latin Amerike plantasyonlarında üretilir ve Avrupa’ya ihraç edilir. Süreç boyunca, dev plantasyonlara daha büyük ekim alanları açmak için doğal doku tahrip edilir. Bitmeyen bir hırsla sömürülen topraklar veriösizleşir, tahrip edilir. Plantasyon adı verilen sö ürge çiftlikleri Latin Amerikanın tel bir ürüne adanan topraklarıyla giderek ithalat bağımlısı haline gelen zayıf ekonomilerinin temelini atar. (Latin Amerika Yakılan Bellekler)
- Boca’nın ezeli rakibi ‘Plata River’ adını Gümüş Nehri’nde alıyor. 2-0 biten maçın ardından çılgın Bocalılar iki Plata River taraftarını stadyumda öldürerek ” skor şimdi eşitlendi” diyorlar! Stadyumun köşesindeki bir çöp bidonunda şöyle yazıyor:’ ‘ Maradona Pele’ yş döver! ” (Latin Amerika Yakılan Bellekler)
- ABD ve emperyal müttefikler gerçek demokratik ilerlemeden çok korkarlar ve bunu engellemek isterler. ABD yoluna çıkan herkesi ezip geçerken bu işi bir aziz kisvesine bürünerek yapmayı tercih eder. Demokrasi, içindeki insanların oyuncu değil izleyici olduğu bir sistemdir. Entellektüellerin binlerce yıldır süregelen görevi, insanları pasif, itaatkar, cahil ve güdümlü hale getirmektir. Bu türden bir insanın (entellektüel) yani bu zamana sahip olan bir insanın sorumluluğu nedir?
Bu insanların ‘görevi’ dediğimiz şeylerle, ahlaki sorumlulukları dediğimiz şeyler arasında bir ayrım yapmamız gerekir. Görevleri, yani toplumsal kurumların bu insanlara zaman ve olanak sağlamasının nedeni, bu olanakları kullanarak iktidara ve otoriteye destek sağlamaları ve doktrinsel yönetimi hayata geçirmeleridir. Diğer insanların dünyayı mevcut otorite ve ayrıcalıkları destekleyecek şekilde kavramalarını saplamak için çalışabilirler. Kurumlar ciddi eleştirmenleri tabbi ki buyur etmeyecektir. Bu kurumlar, kendi altını oyacak insanların ayakta kalmasını zor ya da imkansız hale getirecek şekilde inşa edilmişlerdir. ” NOAM CHOMSKY (Sınırların Ötesinde) - Başka çaremiz yoktu. İktidardaki komutanlar olarak biz, yıkıcılara karşı bir savaş halindeydi ve kazanmak için bazı bedeller ödemeye hazırdık. Toplumun da yaptıklarımızın farkına varmamasına ihtiyacımız vardı. Yargıya götüremeyeceğimiz büyük miktardaki insan topluluğunu elemek zorundaydık ve yaptık. (Latin Amerika Yakılan Bellekler)
- “DÜŞÜNCELERİ ÖLDÜRMEK, YILANI ÖLDÜRMEKTEN ZORDUR.
BİR DÜŞÜNCEYİ NASIL ÖLDÜRÜRSÜN?” (Frida) - ” Ben aşkın, acının, ihanetin ve devrimin kadınıyım. Devrimle doğdum, Mavi ev’ de.” (Frida)
- Bir fincan kahvenin maliyeti nedir? Manhattan, Paris, Nişantaşı, Cihangir ve Bağdat Caddesi’nde, şık giyimli hanım ve beylerin hıncahınç doldurduğu klimalı kahvelerde, kaç kişi 5 liraya satılan kahvenin yalnızca 5 kuruşunun kahveyi toplayan işçiye gittiğini biliyor acaba? Kahve işçilerinin aylığı 80 kuruşu geçmez. Bütün maliyeti 15 kuruş olan bir fincan kahvenin 4.85 kuruşu hissedarların payıdır. (Latin Amerika Yakılan Bellekler)
- ” Yaşamımda iki ciddi kaza geçirdim; biri tramvay kazasi, diğeri Diego; ama Diego daha kötüydü! Diyor Frida… (Frida)
- Lenin’ in ifadesiyle, ” Bir toplumda devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ancak ortaya bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç çıkamıyorsa, o toplum için için çürümeye başlar. Zaman olgunlaştığında, devrim kaçınılmazdı”. (Frida)
- “… Frida ‘ dan Diego’ ya – Seni Sevmekten Niye Vazgeçtim?
Kötü günlerimde yanımda olmadığın için vazgeçtim.
Canın ne zaman sıkılsa benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hâlâ söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her Sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşünce, duygu ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek şefkati bana vermediğin zaman vazgeçtim.
Sadece Kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve bunun sebebi “sen” olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sana olan aşkım o kadar büyüktü ki, ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Ve salt bu yüzden, ben de senden vazgeçtim…” (Frida) - Amerika kıtasının özgürlüğe kavuşmuş, köleliğe son vermiş, ilk lez kolonyal çzgürlüpünü ilan etmiş tek ülkesiydi Haiti. ABD değil. ABD İngiliz kolonyal gücünden çok sonra kurtulmuştur. Köle sahibi Thomas Jefferson özgürlüğüyle kötü örnek olan bu adaya vebanın mübah olduğunu söylemiştir. (Latin Amerika Yakılan Bellekler)
- “Herkes, vicdanı kadar yaşasın”. (Frida)
- Frida , günlüğünde ve mektuplarında Diego’ ya olan duygularını şöyle yazar:
“… Ama sevgilim, bir daha gelseydim dünyaya yine seni severdim… Canlı canlı çürüyeceğimi bilerek!”
” Kurbağam, Diego’m … Dünyanın en büyük acısını yaşattın bana, seni sevmeye başladığım ilk andan itibaren, her gün yavaş yavaş öldüm.”
“Senin çirkin olduğunu söyleyen annemden nefret ettim. Ve benim gibi bakamayan herkesten . Güzelliğini görmemelerini anlayamadım hiç…”
” Bir tek senin çocuğunu doğurmak istedim. Ah Diego’ m , bebeğimizi tutamayan paramparça rahmimden nefret ettim. Söküp atmak istedim. Sana çocuk doğuramayan rahmimi taşımak yük oldu bana.”
” Her seferinde, deliler gibi aşık olarak, geri döndüm sana. Kim bikir, belki de senden hiç gitmemiştim.”
” Senin sevmediklerini de sevdim ben Diego. Neden sevmediğini anlamak için sevdim. Sana olan öfkemi dindirmek için belki. Ama , öfkem dinmedi Diego.”
“Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladin ve anladığın halde canımı yaktın Diego, acı çeken bir yüreğim var. Seni sevmeye başladığım ilk günden beri, acı çeken bir yürek. Acı çeken yüreği var ise bir bedenin, daha hızlı çürüyor o beden…”
“Seni sevmeye başlayalı çok zaman geçti. Küçük, asi bir genç kızdım seni sevmeye başladığımda. Ama şimdi, bedeni çürümeye başlayan yaşlı bir kadınım. Bütün bedenler çürüyor aslında Diego’m. Eskiyor bütün bedenler…” (Frida) - Prag’ lı Yahudi, ” Umut var ama bizim için değil” der. (Frida)
- 8 bin tonluk, savaş endüstrisinin en gözde ölüm GEMİSİ SEN Dauntless ve en son nükleer silahlarla donatılmış denizaltisini Falkland Adası’ndaki nükleer savaş üssüne yönlendiren İngiltere, 1982 yılından bu yana stratejik bölgede sadece ABD-İngiltere çıkarları için bulunuyor. 30yıl önce emperyalizme meydan okuduğu için, ABD’ nin finansal terörizm araçları IMF ve Dünya Bankası’nın sömürgeci parapılitijalarıyla cezalandırılacak Arjantin halkı, hala belini doğrultamıypr. 2001 krizinden bu yana yüzde 30’lara vuran işsizlik ve enflasyona yenilerek küçülen ekonomisi nedeniyle, yüz binler meydanlarda’ meydan’ okuyor. (Latin Amerika Yakılan Bellekler)
- “AYAK! UÇAN KANATLARIM VAR, ARTIK SANA İHTİYACIM YOK!” diye not düşer günlüğüne (Frida)
- ” Ben senin gibi resim yapamam. Ben dışarıdaki dünyayı, gördüğümü resmediyorum. Sen ise kalbinle ! Ve ben, birbirimiz için yaratıldığımıza inanıyorum, evlen benimle!” diyen Diego’ ya Frida, ” Ama sen evliliğe inanmıyorsun. Beni aldatılmak değil, sadakatsizlik üzer” deyince, “Sana, aşkımıza ömür boyu sadık kalacağım” diye yanıt verir. (Frida)
- “Bu sizin toprağınız. Korumazsanız kaybedersiniz. Hayatınızla ve gerekirse çocuklarınızın hayatlarıyla koruyun. Düşmanınızı hiçe saymayın. Geri geleceklerdir. Eviniz yanarsa yeniden inşa edin. Mısır tarlalarınız telef olursa, yeniden ekin. Çocuklarınız ölürse, tekrar doğurun. Vadiden söküp atarlarsa sizi, dağlarda yaşayın, ama yaşayın! Hep bir lider peşinde koştunuz, güçlü, kuvvetli, hatası olamadığını iddia eden. Yok öyle biri! Lider yok, siz varsınız, halk var. Kuvvetli bir insan sonsuz kuvvettir.” Steinbeck, böyle yazar, Viva Zapata senaryosundan… (Frida)
- Bir Aztek bilgesinin öğüdüne kulak verelim:
“Bu yeryüzü, gözyaşının bol aktığı, soluğun tükendiği yer, acı ve kederin öylesine bilindiği yer. Bıçak gibi bir rüzgar esip çullaniyor üstümüze. Acılı zaferlerin, diken gibi batan sevinçlerin yeridir bu topraklar”. (Frida) - Kusura bakın. Hiçbir şeyi abartmadan yapamıyorum. Seversem çok, sevmezsem hiç sevmiyorum. Bulursam bir şarkı, günlerce onu dinliyorum. Susarsam bir daha konuşmuyorum, konuşursam hiç susmuyorum. Kafama takmış olduğum herhangi bir şeyi çözemediğim taktirde, dünyanın sonu sanıyorum. (Frida)